Geçtiğimiz günlerde pek sevgili başkanımız için bir yazı kaleme aldım. Kendimce haklı gerekçelerim vardı.
Ama yazımı yazdıktan sonra sevgili başkanla iletişimde bulunma çabam oldu, etik değerler adına cevap hakkı vermeliydim.
Bu sevgili başkanla hiç aynı ortamda bulunmadığımızdan dolayı bende iletişim numarası yoktu, sosyal medya aracılığıyla kendisinden numarasını istedim. Sevgili başkan numarasını vermedi.
Bende bir sonraki yazımda, kendisine sorularımı yineledim.
Bugün Silivrispor maçının devre arasında sevgili başkan benim kucaklayıp öptü, sağolsun büyüklük yaptı! Öpmeyle birlikte verdi veriştirdi.
“benim yerimi biliyorsun, gelip bana sormalısın, benim kapım herkese açık, bu yaptığın iş iş değil” tarzı fırçasını attı.
Şimdi pek sevgili başkana yine buradan cevap vereceğim.
“sayın başkan, bu güne kadar seni makamında ziyaret ettim mi?”
“Senden bir menfaat talebim oldu mu?”
“Yada sana bağlı olan herhangi birinden bir talebim oldu mu ?”
“Pek sevgili başkan, beni kapında 100 tl almak için nöbet tutanlarla karıştırma, ben senin makamına cevap hakkı tanımak için gelmem, etik değerler adına sana cevap hakkı tanırım. Bunun içinde iletişime geçerim, ortak bir yer belirleriz cevabını verirsin”.
Cevap hakkına sonuna kadar saygı duyarım.
Yazdığım yazıya kimsenin müdahale etmesine izin vermem.
Somut olaydan yola çıkarak yazı yazarım, yazdıklarıma yorumlarımı katarım, beğenen beğenir, beğenmeyende gereğini yapar.
Yazdığım yazılar ve ödediğim bedel ortada, yaşım 47, bundan sonra yazacaklarım etik değerler adına olacaktır.
Şizofren haricinde kimsenin özel hayatıyla ilgilenmem, ilgilenmedim, şizofrenin özel hayatıyla da ilgilenmezdim ama onun özel hayatı bana zarar vermeye başladı.
Birisi bir makamda oturuyorsa onu kendi yorumlarımla eleştirme hakkım vardır, buna cumhurbaşkanı, başbakanda dahildir.
Şayet konu hakkında cevap hakkını kullanmak istersen kalemim emrindedir, yok eğer amacın kalemimi satın almak dahil, başka hesaplarsa beyhude çaba.
Bende ne satılık kalem var, ne korkacak göz…