Ulusalcı laik kesim kaybetmek istemiyorsa çalışmaktan başka çaresi yoktur.
Öncelikle yapılması gereken, sahte ulusalcı, Atatürkçü kesimi iyi tanımak gerekiyor.
Bu kesimin başında aydınlık grubu gelmektedir. Bu kesim kadro olarak ilk gün neyse bugünde odur.
Ara dönemlerde yeni kişiler bu yapının içine girse de, tez zamanda bunların gerçek yüzünü görüp ayrılmışlardır.
Son 5 yıl içinde bu yapının yayın organları ve siyasi yapısına dahil olanlara bakınca bu durumu çok net tespit ediyorsunuz.
Bu durumun son örneği sevgili Mehmet FARAÇ’tır, Sayın FARAÇ’a ihtiyaçları olduğu dönemde ulusal kanalda kendisine özel oda tahsisi dahi yapmışlardır. İhtiyaçları kalmadığını düşündükleri anda ise her türlü psikolojik baskı ve yıldırma politikasına başlarlar.
Mustafa MUTLU, Ümit ZİLELİ ve son olarak sayın FARAÇ…
Daha bir çok isim ekleyebilirim ama bu isimleri saymam bile yeterli gelir diye düşünüyorum.
Bu grup şu anda akp nin dümen suyuna girmiş ve jurnal işine başlayarak özüne dönmüştür. Öncelikle yapmamız gereken bu grubu deşifre etmek olmalı.
Asıl konumuza dönmek gerekirse, üzerimize gelen çok fazla baskı var, önümüzdeki seçimi kaybedersek bugün’kü baskı dönemini bile arayacağız.
Kendimden bir örnek vermek istiyorum.
16 nisan referandumundan 3 gün önce sayın SOYLU’nun Silivri ziyaretinde miting sırasında çok fazla bağırarak konuşmasına binaen “böğürmeyi siyaset yapmak sanıyorlar” diye bir twit attım. Bu sözüm üzerine Mehmet Tayfun YENİÇERİ takma adıyla hakkımda suç duyurusunda bulunuldu.
Türk dil kurumu sözlüğünde “böğürme” İnsan, anlaşılmaz bir biçimde yüksek sesle bağırmak: yine -Ö. Seyfettin. Böğürerek ağlayan babam, halam, hizmetçiler, hepsi dışarı çıktılar. Sözlerinden de anlaşılacağı üzere burada yazar, babası, halasına hakaret ediyor olması gerekirken, övgüyle bahsediyor.
Son bir yılda hakkımda açılan soruşturmaların en absürd’ü ise “neden hayır lı sabahlar dediniz” soruşturmasıydı.
Buna rağmen bunlar iyi günlerimiz diyorum, bir sistem değişikliği hepimizi susturmaya yada hapse atmaya fazlasıyla yetecektir.
Bizlere düşen, demokratik ve insan haklarına uygun bir Türkiye amacıyla çalışmak, çalışmayı yaparken demokratik yollardan asla ve katta ayrılmamak! Her yazımı acaba hangi kelimeden suç üretilebilir kaygısıyla yazıyorum, buna rağmen yazmaktan araştırmaktan asla vazgeçmedim ve vazgeçmeyeceğim.
Cumhuriyet Halk Partisi ilçe kongreleri bitmek üzere, yönetime seçilen arkadaşlar seçim kazanacak projeler üretmeli, bizleri bu projeler etrafında toplayıp, önümüzdeki seçimleri kazanacak ivmeyi yakalatmalılar.
Partilerin başarısı yerelden başlar, yerelde başarılı siyaset genelde partiyi iktidara taşıyacaktır
Parti üyesi olana arkadaşların kongre sürecindeki kısır tartışmaları bir kenara bırakıp iktidar odaklı çalışmalar yapması gerekiyor.
Kazanmak için her yol mübah diyenler değil, hak yol adalet diyenler kazanacaklardır…