Anasayfa Köşe Yazarlarımız Hatırlayan var mı?

Hatırlayan var mı?

kadirkoc

Sn,cb.70 kişilik sınıflarda okuduk biz demişti. .ben o yılların çocuğuyum..
o benden 7 yaş daha küçük…
Yıl 1954…sn, CB nin onun doğduğu yıllar …
Rahmetli Babam ,köyün muhtarıydı…
ben 4,5 yaşlarındaydım..o kıtlık,fakirlik yokluk günlerinde,büyük bir emekle , 2 sınıflı bir ilk okul yaptırmıştı köye..ama nedense yapılışından 4 ay sonra bir gece ansızın bilinmeyen bir nedenle yanmıştı köyün ilkokulu….babamın ağladığını görmüştüm…
hırsından ağladığını söyledi anam..hatırlıyorum .jandarma geldi köye….köylüyü meydanda topladılar …uzun uzun konuştular,herkes suskun du. Konuşmuyordu. Hatta o bağıran babam bile.suçlu bulunamadı. ,gittiler jandarmalar… ben ilk ,elif ba yı,yani kuran dersini,7,kişi kız erkek karışık ondan almıştım…4,5 yaşlarımdaydım…camide … mısır koçanı ile ilk dayağı yemiştim ondan…dersi yapamadığımız ,yada sureyi ezbere okurken,şaşırdığımız da elimize sürterdi , pütürlü sert o koçanı ve çok acıtırdı …
falaka hep duvardaydı zaten…
iki ucundan bir ip, 1 metrelik sopaya bağlıydı..yanında da kızılcıktan çubuğu….en korktuğumuz dayak şekliydi falaka…bir kaç kez bizden büyük hafızlık dersi alanların yediği dayağı görmüştük…aklı giderdi çocukların.tabi benimde .. 1954 yılı . ilkokula başladım…tokat büyükbirep köyünde ..dayımın 2 nci kızı ilköğretmenim nazmiye ablamın yanında ….ilkokulda ne falaka vardı nede mısır koçanı…
tek korktuğum ,iç organlarını gösteren ve altında vucudumuz ,iç organlarımız yazan o maketti…
yaşasın modern dünya ve eğitimi…
Çocukluğumdan kalan ve belleğimden silinmeyen ve bu yaşıma dek tüm ayrıntılarını hiç unutmadım, o günlerin,ve yılların…ders oldu tüm yaşamım da. ..
Hep hatırlıyorum…unutmuyorum..
babam,okumaya çok değer veriyordu..
hamdi abim en,büyüğümüz küçük evlenmiş ve sivasta gurbetteydi…anam,köyden kaçtı diyordu. Zor geldi tarla tapan işi….bi de gelin tabi..şehiri istedi…ama bi türlü gidemedi.yengem şehre..çünkü en küçük çocuğunu doğurduktan sonra vefat etti….
anamlara kaldı,4 çocuk…abim dönmedi gurbetten,bu benim de şansıma oldu…yeniden evlendi…(.benim,,ankara da liseyi,üniversiteyi okumamı zorda olsa, rahmetli abim sağladı…onun yanında kaldım.hem çalıştım hem okudum.yıl mı 1960,1970 arası..)
dayımın büyük ve küçük kızı,reşadiye’den sonra sivas yıldızeli köy enstitüsüne gitmiş orda okumuş öğretmen olmuşlardı…ilk kıvılcım, ateşe dönmüş, Onlar bizi okutuyorlardı..
okumak önemli…
okumak tek hedefti bizim ailede..
çünkü nüfus yoğun,arazi yetersiz ve verimsiz,…
çiftçilik zor..
almak satmak,sadece temel ihtiyaçlar için…herşeyi kendin üretiyorsun….bir iki inek ,manda,bi kaç tavuk ,koyun keçi,ve ekilen bir kaç tarla…
satılabilen şey,ya tütün ya şeker pancarı…ekip biçmek,kotarmak çok büyük bir emek ve zor ki ne zor..hele tütün…zift…
Şimdiki gibi,biçerdöver,patos,traktör gibi hiçbir tarım aleti yok..yaba tırpan,kağnı,hepsi el yapımı..hele at,eşek zenginlik…dar bir ziraat..Buğday ,mısır….çoğu yemeye yetecek kadar…
Kurtuluş çoğu kez gurbette,,,büyük şehirlerde,gençler gidiyor bir bir…gurbette kazanıp,para gönderiyor köyüne…kıt kanaat,yaşıyor insanlar…
Ve ülke genelinde ,devletin gücü etkisinde,kalkınmak için bi çaba ve gayret var…herkes çalışıyor…ama kendine yetecek kadar..doğal olarak,ülkenin okur yazar insana ihtiyacı vardı…devlet eliyle okuma yazma konusunda bir seferberlik sürüyordu…dayım rahmetli,2 kız ve iki oğlunu lisede ilkokulda bir de beni okutuyordu tokatta….iki ablam ise öğretmen olmuştu…benim okul .maceram daha sonra,ankara da,istanbulda,yani dayımlarla birlikte,sürüp gitti. çünkü büyük abim ziraat fakültesinde,ondan küçüğü ,istanbul teknik üniversitesi maden fakültesinde okuyorlardı….
Babam,ve dayım,o yokluk günlerinde,tek çıkar yol okumayı görüyorlardı..ve doğruydu..cehalet kötüydü..devlette bunu bir olana bağlamış,okur yazarlığı geliştirmeye çalışıyordu…bu nedenle “okuyup adam olun ” bu ,her zaman söylediği sözdü babamın….
Ve köylü el birliğiyle, ,köydeki çocuklar okusun diye,
Oldukça büyük olan caminin giriş bölümünü,ilkokul yapıp,13 kişilik sınıf haline getirmişti..köye yeni okul yapılana kadar..yıl mı 1960 …yani.ben ortaokul 3 nü sınıftaydım….aslında bizim bu yaşaMımız,kuşların şarkısı,sineklerin dansı,böceklerin şansıydı…
aştık aşılmaz saNılan dağları…
Ama insanoğlu işte,bir yol haritası var..altı ince çizgili…
sonra,hayat ağacından,çok dallar kırıldı..çoğu toprak oldu atalarımın.1950 li yıllar ve 2018 ve sonrası…bizim kalabalık değildi sınıflarımız..olssada önemli değildi,bilgi, bilim, ilim,fendi.. Sadece öğrenmekti.. Vatana millete hayırlı adam olmaktı.. onlara rahmet olsun..

You may also like

2 yorumlar

İbrahim Eroglu 12 Haziran 2020 - 09:57

Tr bu hallere .nerelerden geldi .Çok güzel özetlemişsiniz..Yüreğinize sağlık…Eğitim ve din ülke insanının en önem verdiği 2 değer.. Belli bilinen guruplar bu iki alana el atarak ,yardımlaşma gibi sosyal bir faaliyeti..İbadet gibi gostererek ..Sömüru düzeni oluşturup,kendi zenginini kendi fakirini oluşturuyor Geçimini sağlıyor

Hüseyin taşkın 13 Haziran 2020 - 23:02

Teşekkürler efendim sağolun.. Görüşle imize katılmamak mümkünmü.

Comments are closed.