Hayata bakışı, beklentisi vardı, öyle güzel özlemleri vardı’ki hayali bile onu mutlu etmeye yetiyordu:
“sen Bulut ol gökyüzünde, sonra nasıl olsa yağmura dönüşeceksin, yağmur ol ak bana, ama öyle bildiğin aptal ıslatan değil, sağanak olarak yağ.
Zaten hep yağmadın mı sen? Toprağa yağdın toprağı doğurgan ettin, sayende filizlenmiş öyle hayatlar var ki!
Bu kez bana yağ, ve beni ıslat; ağustos sıcağında kavrulurken ben!
Bak neler olacak bu kez
Sağanak halinde deli dolu yağacaksın bana
Kavrulmuş bedenim seni öyle kabullenecek ki
Var oluştan bu yana yaptığından çok farklı bir şey yapmış olacaksın.
Önce tüm tanelerimi tek tek, her hücresine kadar ıslatacaksın
Beraber denize akacağız
Birlikte deniz kabuklarına dokunacağız
Ben denizde seninle yaşarım
Çünkü
Sen toprağa verdiğin hayatı denizde bana çok görmezsin ki
Sen yok olma pahasına bunu yapmadın mı zaten?
Beraber okyanusa doğru yol alırız
Sen zaten okyanussun
Toprak senden almadı mı hep
Ben sana bir hayat sunuyorum
Sarmaş dolaş
Bak bu hayat ta balıklar, yunuslar, denizanaları eşlik edecek bize
Yosunları yıkayacağız beraber
İnci tanesine dokunacağız
Ne dersin?
Çok pardon hayatım, kendimi tanıtmadım
Benim adım kumsal”