Anasayfa Asayiş Ali Özsoy deşifre ediyor

Ali Özsoy deşifre ediyor

kadirkoc

Türk Solu liderlerinden Ali ÖZSOY,  Türk Solu gazetesin de  kirli ilişkileri deşifre ediyor, ilgili yazı aşağıda…

“Apo’nun mektubunu okuyan tutuklandı. Bu daha başlangıç, elbette o mektubu okutturanlar da tutuklanacak!

SIRRI SÜREYYA NEDEN TUTUKLANDI?

SIRRI VE SELAHATTİN İÇİN HÜKÜM

Sırrı Sürreyya Önder ve Selahattin Demirtaş’a 2013 Nevruz’unda PKK ve terör propagandası yaptıkları için açılan davadan verilen ceza kesinleşti.

Ve çok ilginç bir şekilde hem AKP’liler hem Fetullahçı “eskileri” hem PKK yandaşları bu karar üzerine Türk Solu’na, Ulusal Parti’ye ve Ulusal Parti Genel Başkanı, hapisteki başyazarımız Gökçe Fırat Çulhaoğlu’na tek bir koro halinde saldırmaya başladılar.

Allah, Allah. Bu nasıl bir saçmalık? Tayyip Erdoğan eski dostlarıyla ne zaman kavga etse, kabak hepsine birden karşı olan Türk Solu’nun başında patlıyor. AKP-Fethullah aşkı kavgaya dönüşürken de böyle oldu, AKP-PKK aşkı da…

Reisi destekleyen, onunla “beraber yürüyen”, onu bu denli güce ulaştıran eski dostlar çöpe atılınca dönüp “biz ne yaptık” diyeceklerine hep Türk Solu’na ve Gökçe Fırat’a saldırır. Çünkü zavallı bir ruh halidir bu. Akılları sıra Türk Solu düşmanlığını hatırlatıp eski aşkları canlandırmak isterler.

Bu yolla Türk Solu aslında karalanmış olmaz tam tersine iyice aklanmış olur. Çünkü bilmezler ki kendi elleriyle bizim tezimizi ispatlarlar. Evet biz hepinize düşmanız. Birinize karşı olup öbürünü desteklemek gibi bir oportünizm asla bizim tarihimizde olmadı. Cumhuriyet’i yıkmak için kurulan AKP-PKK-Cemaat ittifakına dün de karşı çıktık, bugün de karşıyız, gelecekte de karşı olacağız.

“FETÖCÜ” TARAF YAZARI YILDIRAY AKILLANMAMIŞ

Başa dönelim. Sırrı Süreyya ve Selahattin’in ceza alması AKP’lilerin maskesini indirdi. Yıldıray Oğur başlattı kampanyayı.

Yıldıray’ın yazısıyla başlayalım. Yıldıray önce bir girizgâh yapıyor. 2013’teki Nevruz ( kendisi Newroz diyor) ne güzel geçmiş. Apo çok güzel bir mektup yazmış. Hiçbir olay olmamış. Halaylar çekilmiş. Devlet televizyonu yayınlamış. Dolmabahçe’de de çok güzel görüşmeler olmuş.

Kısacası Yıldıray AKP-HDP eski aşkını hatırlatıyor. Ama sonra “kötü kalpli adam” devreye giriyor. O da Türk Solu ve Gökçe Fırat:

“Mitingi izleyen polisler de bir suç tespit etmemiş, savcılık suç unsuru bulup soruşturma başlatmamıştı.

Ama o günlerde Bakırköy Adliyesi’nde kimsenin dikkatini çekmeyen bir suç duyurusu yapıldı.

Yaptıkları suç duyurusunu sosyal medyadan ‘Sırrı Süreyya Önder ve Selahattin Demirtaş iti hakkında vatani görevimizi yaptık, suç duyurusunda bulunduk’ diye paylaşan Türk Solu Dergisi genel yayın yönetmeni ve Ulusal Parti Genel başkanı Gökçe Fırat’tı.

Mitingde bölücülük yapıldığının iddia edildiği savcılık suç duyurusunu aynı partinin yöneticisi ve milletvekili adayı avukat Cafer Özsoy ve emekli öğretmen Hasan Fırat imzalamıştı…

Soruşturmayı başlatan şikayetin sahibi Gökçe Fırat, FETÖ iddiasıyla tutuklandı…”

Ne yalan söyleyelim bende bile nostalji oldu. Çünkü Yıldıray’ın tam da Taraf gazetesi günlerindeki senaryolarını hatırladım. İki tatlı aşık AKP ve HDP’nin arasını açan “ırkçı Türk Solu”… Pardon gündem, jargon, yalan terminolojisi değişti değil mi? Gökçe Fırat bu sefer “ırkçı” değil, “Fetöcü”. Hatta senaryoyu daha dokunaklı yapmak için soruşturmayı ele alan savcı ve miting tutanaklarını düzenleyen polislerin de meslekten ihraç edildiğini yazmış Yıldıray. Yani yine “Fetö” iması. Reise yalvaran ve Sırrı’nın eski hizmetlerini hatırlatan düşük bir tavır ve dandik bir senaryo.

Yıldıray’a hatırlatalım bu yöntemleri ve meslekleri öğrendiği Taraf gazetesi de “FETÖ/PDY yayın organı” olarak geçiyor tüm iddianamelerde. Yıldıray’ın yalanlarını bir bir yüzüne vurmadan önce yine kendi yazısından devam edelim:

“… Bakırköy’de görülen ilk duruşmada iki müşteki de hazır bulundular. Duruşmaya katılan Sırrı Süreyya Önder iki müştekinin Türk Solu dergisi çevresinden olduğunu açıkladı.

Bunun üzerinde müştekilerden avukat Cafer Özsoy söz almadan bağırmaya başladı. Daha sonra iki müşteki mahkemeyi terk etmeye çalıştılar. Biri gitti, diğeri mahkeme başkanı tarafından durduruldu…”

Artık yeter. Bu kadar palavra fazla. Söz gerçeğin!

YILDIRAY KAYNAĞIN KİM?

Yıldıray, Taraf’ta yazarken ve Ergenekon kumpası için ihbarcılık yaparken kaynağın Fethullahçı polislerdi. Şimdi kim? Çünkü 17 Ocak 2017’de yapılan bu duruşmada sen yoktun. Kim anlattı sana bunları? Kaynağın kim? Mahkemedeki HDP’li arkadaşların mı? Onlar ya doğru anlatamamış, ya sen anlamamışsın ya da bilerek
çarpıtmışsın dosyayı ve celseyi.

Öncelikle bir bir yalanlarını sıralayalım. Gökçe Fırat Çulhaoğlu bu davanın müştekisi değildir. Bir.
Suç duyurusunda bulunanlar Ulusal Parti Yöneticileri Cafer Özsoy ve Hasan Fırat’tır. Bu onlar için bir onurdur. İki.

Senin “Fetöcü” imasıyla özellikle meslekten ihraç edildiklerini belirttiğin ve isimlerini vermeye korktuğun (adlarını kısaltma olarak aktardığın) savcılar müştekilerin şikayetini kabul etmemiş; Selahattin Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder ve Sabahat Tuncel’in konuşmalarında bir suç unsuru bulamadıkları için dosya ile ilgili takipsizlik kararı vermiştir. Polisler de bu yönde rapor vermiştir. Üç.

SIRRI VE SELAHATTİN İÇİN TAKİPSİZLİK KARARINI DA MI FETÖ VERDİ YILDIRAY?

Beşe, altıya geçmeden önce Fetöcü Taraf’ın ıskartaya çıkmış senaristi Yıldaray’a soruyoruz. Dostun Sırrı ve Selahattin’i aklamak için rast gele “Türk Solu”, “Gökçe Fırat”, “Fetö” kelimelerini serpiştirmişsin yazına. Ne olacak? Reisin insafa gelip vay biz yeniden açılımı başlatalım deyip Sırrı’yı Kandil’e Selahattin’i Meclis’e özel temsilci olarak mı gönderecek?

İyi de akıllı (!). Önce git bir dosyaya bak. Ulusal Parti yöneticileri kimden şikayetçi olmuş? Sadece 2013 Nevruz’unda İstanbul’da PKK propagandası yapan HDP yöneticileri değil, dönemin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, İçişleri Bakanı Muammer Güler hakkında da suç duyurusundan şikayetçi olmuş.

Hatta Ankara’da yapılan suç duyurusunda da dönemin başbakanı hakkında da suç duyurusunda bulunduk. Çünkü o dönem de bu dönem de Ulusal Parti’nin ve Türk Solu’nun tavrı değişmez. Biz Türkiye’ye zarar veren, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne saldıran her oluşumun karşısındayız. Ayrım gözetmiyoruz. Bu yüzden de sadece HDP hakkında değil PKK ile masaya oturan, teröristbaşını bir nevi iktidar ortağı yapan, İmralı’dan mektuplar yazdıran, HDP mitinglerinde okutan ve şehirlerimizi Nevruz bahanesiyle PKK’nın gövde gösterisi alanlarına çeviren AKP üyesi iktidar mensuplarına ve onların bürokratlarına karşı da suç duyurusunda bulunduk.

Peki ne oldu? Senin “Fetö”cü dediğin savcılar ve polisler takipsizlik kararı verdiler. Kaldı ki Hüseyin Avni Mutlu ve Hüseyin Çapkın hakkında da artık FETÖ/PDY’ye yardım hükmü var. Yani kıt zekanla çizdiğin senaryonun tam tersine Ulusal Parti yöneticilerinin suç duyurusu hem PKK hem AKP hem Cemaat’i hedef alıyorken, senin iddiana göre “FETÖ”ye yakın olan savcı ve polisler takipsizlik kararı vererek sadece Selahattin’i, Sırrı’yı, Sabahat’ı değil Cemaatçi bürokratları ve AKP’li iktidar mensubu siyasetçileri de kurtarmışlar. O zaman Yıldıray senin mantığına göre sana soralım: Selahattin ve Sırrı’yı ilk başta aklayan takipsizlik kararını da “FETÖ” mü verdi?

Bu senin senaryondan daha olası değil mi? Kaldı ki ismini “FETÖ” ile aynı cümlede andığın Gökçe Fırat’a o tarihlerde Fethullah Gülen dava üstüne dava açıyordu. Sen ise aynı Gülen için ne güzellemeler yazıyordun…”

kaynak: Türk Solu

You may also like